1970’li yıllarda yazılan bir kitap bütün dünyada bir anda moda olmuştu. “Tanrıların Arabaları” adını taşıyan bu kitap dünya dışı uygarlıkların zaman zaman bizi ziyarete geldiklerini, hatta dünyadaki büyük antik eserlerin onların yardımıyla yapıldığını anlatıyordu. Örneğin Mısır piramitlerinin şaşmaz matematiksel gerçekler vermesi aslında uzaylıların işiydi. Daha başka ciddi kanıtları vardı kitabın. Peru’da bulunan Nazca Çölü’ndeki kilometrekarelerce kareye yayılan çizimler de uzaylılar için yapılmıştı, onların bir çeşit iniş sahasıydı.
Tanrıların Arabaları Gelmedi
Şili’nin Paskalya Adası’ndaki dev heykelleri de uzaylılar yapmıştı, modelleri onlardı. Yoksa insanlar ne diye 887 tane dev heykel yapsınlardı? Bolivya’da üzerine karmakarışık şekiller işlenmiş devasa taş bloklardan, akıl almaz bir mühendislikle inşa edilmiş tapınak da uzaylıların eseriydi. 2000 yıl önceki Sanskritçe yazılmış metinlerde söz edilen uçan arabalar da uzay gemisine benziyordu işte. Tevrat’ta sözü geçen hikayelere ne demeli? Peygamberler gökteki ateşli ve dumanlı araçlardan söz ediyorlardı. Bütün bunlar tek bir şeyi ispatlıyordu. Uzaylılar geliyordu.
Aradan Yıllar Geçti
Aradan geçen 40 yıl içinde gelen giden olmadı. İnsanlık kendi yaptığı işlere saygı duymayı öğrendi. Örneğin Mısır Piramitleri’nin binlerce ve binlerce kölenin emeği olduğu fark edildi. Ama kitabın yazarı olan Erich Von Daniken bu kadar yıl sonra yeniden “Tanrıların Alacakaranlığı” diye bir kitap daha yazdı. Gene aynı sözleri tekrarlanıyor. Yazar galiba “inananlar bana yeter” diyor.
